Kırk yıl önce Anamur nerede, nasıl gidilir öğrenebilmek için bir haritaya bakmak, bir ansiklopedi karıştırmak ya da Anamurlu birine veya Anamur’u bilen birine sormak gerekiyordu. Bugün internete girip birkaç tıkla bütün Anamur’u, isterseniz dünyayı gezebilirsiniz. Anamur’a hem uzaydan hem farklı şekillerde bakabilirsiniz. İsterseniz Anamur’un 1984-2016 yılları arasında uzaydan görünüşündeki değişimi Google amcanın Timelapse servisini kullanarak yıl yıl izleyebilirsiniz. 90’lı yıllardan günümüze seraların bir kar örtüsü gibi Anamur’u kapladığını bir km. yukardan görebilirsiniz. Dünyada istediğiniz şehri sokaklarına, binalarına kadar görebilirsiniz. İstediğiniz dağların üzerinde uçabilir, çöllerde dolaşabilirsiniz. Artık dünya avucumuzun içinde. Bilim ve teknolojideki gelişmeler baş döndürücü. Bilim insanları yapay zekâyı tartışıyor; bir kırk yıl sonra robotlar dünyayı yönetiyor olabilir diyorlar. Küçülen, avucumuzun içine kadar gelen, cebimize giren bu dünya ve bu dünyada olup bitenlerle ne kadar ilgileniyoruz? Bir insanın çevresini, kendisini tanıyabilmesi, ülkesinde ve dünyada meydana gelen olay ve olguları algılayıp değerlendirebilmesi, doğru kararlar verebilmesi için ilgili konularda doğru, tarafsız kaynaklara, objektif bilgilere ulaşabilmesi gerekir. Ancak içinde bulunduğumuz gerçeklik buna izin vermiyor. Doğru ve objektif bilgiye ulaşmak oldukça zor. Olay ve gelişmeler ile ilgili gerçek bilgi bize ulaşıncaya kadar kirleniyor, kirletiliyor. Bu nedenle doğru bilgiyi edinmek çok çaba gerektiriyor. Araştırma ve okuma konusunda tembel bir toplum olduğumuz ve emek harcamadan kazanmayı sevdiğimiz için duyduklarımızı, okuduklarımızı sorgulamadan, akıl süzgecinden geçirmeden kabulleniyoruz. Sonuç olarak bilgi hem karmaşık hem yanıltıcı hem de kirli olarak ulaşıyor bizlere. Bu kadar kirli bilgilerle beslenerek ne kadar temiz duygu ve davranışlar geliştirebiliriz ya da duygularımız ne kadar temiz davranışlarımız ne kadar tutarlı olabilir? Bu eğitim sistemimizle dünyayı; bilim ve teknolojideki gelişmeleri nasıl takip edebiliriz? Sosyal medya insanlarımızın temel bilgi ve eğlence kaynaklarından. Facebook, Instagram, Twitter hesaplarınıza girdiğiniz zaman binlerce kitabın içeriği olacak bilgiler, güzel sözler, vecize ve atasözleri gözümüzün önünden kayıp geçiyor. Kaç kişi beğenmiş, kimler okumuş, kim görmüş; aklımızda bunlar kalıyor. Birkaç saat sonra baktığımız onlarca özlü sözden birkaç tanesi bile belleğimizde kalmıyor. En çok beğeni alan fotoğraflar ve kısa güzel sözler. Bilimsel veya toplumsal içerikli bir yazı okunmuyor. Zihni yorabilecek şeylerden kaçınıyoruz. En kısa sürede en fazla şeyi tüketmeye programlanmışız; hazırı, kolayı seçiyoruz. Böylece binlerce yazı fotoğraf geçip gidiyor gözümüzün önünden, zihnimizde bir iz bırakmadan. Ancak zamanla beynimiz hazıra, kolaya alışıyor ve elimize bir kitap alıp okumak çok zor geliyor. “Okumak zaman kaybıdır; araştırmak, gereksiz sorgulamak anlamsız. Sevdiğimiz, yakın hissettiğimiz kişi, parti vb. ne söylerse söylesin doğrudur, öbürü ne söylerse söylesin yanlıştır.” Böyle düşünenler çoğalıyor, farklılıklar keskinleşiyor. Toplum provokasyonlara, çatışmalara hazır hale geliyor. Yeni yılda biraz çaba harcayarak, biraz zaman ayırarak bilim ve teknolojinin yeni araçlarını kendimiz ve toplumumuz için daha olumlu kullanmanın yollarını arayalım, tartışalım.