Ağustos ayının son haftalarındayız artık. Bugünlerde Anamur’da hava oldukça sıcak ve bir o kadar da nemlidir. Eskiler, Ağustosun onbeşinden sonrasını, yazın sonu ve güzün başı sayarlar. Zira bugünlerden itibaren kurak toprağa yeniden su yürümeye, tohum yeniden canlanmaya başlar. Doktorlar, sıcak ve nemli havanın çocuklara, yaşlılara, astım, nefes darlığı gibi rahatsızlıklar yaşayanlara, hamilelere iyi gelmediğini, dışarı çıkmamaları, serin yerlerde bulunmaları tavsiye ederler. Anamur coğrafi olarak çok özel bir konuma ve iklime sahiptir. Bu iklim şartları Anamur’da sıcak iklim kuşağına ait meyve ve sebzelerin yetişmesini sağlar. Örneğin muzun anavatanı Güneydoğu Asyadır. Oradan dünyanın her tarafına yayılmış ve 1800’lü yıllardan itibaren Anamur’da da yetiştirilmeye başlanmıştır. Muzun Anamur’a gelişi Beyrut ve Mısır’a ticaret amacıyla gidip gelen tüccarların merakıdır. Bugün yerli muz Anamur adıyla bilinmekte ve üretilmektedir. Bu anlamda Anamur muzu bir markadır. Ve Anamur için muzun ekonomik değeri çok yüksektir. Ülkemizin yıllık muz tüketimi 700 bin ton civarında olup bunun 370 bin tonu Anamur, Bozyazı ve Gazipaşa bölgelerinde üretilmektedir. Elbette başka bölgelerde de muz üretimi yapılmakta, ancak Anamur muzunun tadına, kalitesine ulaşması mümkün değildir. O nedenle Anamur’a muzun başkenti denmiştir. Benzeri bir durum çilek için de söz konusudur. Anamur ve çevresinde çilek üretiminin uzun bir geçmişi olmamasına rağmen üretimi, pazarlanması ve kalite bakımından çok iyi bir yol almıştır. Çilek üretimi dar gelirli, küçük aile tipi üretim ile çok önemli bir gelir kaynağıdır. Ama çileğin işi muza göre zor ve zahmetlidir. Çilek üretimi için hazırlıklar Temmuz ayında başlar, Eylül Ekim gibi çilek fideleri toprakla buluşur, ilacı, sulaması, bakımı, toplanması derken gelecek yılın Haziran ortalarına kadar koşuşturma devam eder. Çilek diğer ürünlere göre çok hassas ve naziktir. Toplandıktan sonra hemen pazarlanması ve tüketim merkezilerine ulaştırılması gerekir. Evet, hava sıcak ve nemli. Ama muz için, çilek için, meyve sebze için, turfanda üretim için bu sıcaklara katlanmak gerekiyor. İşte çilekçiler de yeni sezon için hazırlıklara çoktan başladılar. Sıcağa, kızıl güneşe inat, gölgeliklerde binlerce çilek kesesi toprakla dolar, fideler aşılanır. Tarla sürülür, setler hazırlanır. Hazırlanan her fide, her set gelecek dönem için taze bir umut ve paradır. Alınacak para çocukların okul masrafı, evin eksik gedikleri, eşyaları, kapısı, penceresidir. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşla sohbet ederken, bir Ziraat Mühendisinin ifadesine göre, Anamur’da bir yılda 20 bin ton gübre ve ilaç kullanılıyormuş. Bunun anlamı Anamur’da 20 bin ton gübre ve ilaç toprağa ve yeraltı sularına karışıyor demektir. Diğer taraftan çevreye yayılan ilaç ve gübre atıkları telafisi mümkün olmayan felaketlere neden oluyor. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler bu olumsuz çevre faktörlerinden etkileniyor. Bu açıdan insanlar daha fazla muz ve çilek üretimini düşünürlerken insan, hayvan ve bitki sağlığını da göz ardı etmemeleri, ilgili kurumların da bu konuda üzerelerine düşün görevleri layık olduğu şekilde yapmaları gerekiyor. Unutmayalım ki insan eliyle tahrip edilen çevrenin tekrar eski haline gelmesi çok uzun zaman alıyor. Önemli olan doğal çevreyi kirletmeden, tahrip etmeden kullanmak ve üretmek. Son bir not Bozyazı’da 2007 yaz aylarında yanan bir tepelik aradan bunca zaman geçmesine, ağaçlandırılmasına rağmen hala yeşermedi, karaçam, kızılçam fidanları kendini gösteremedi. Bir çam kırk elli senede ancak yetişiyor.